11 Aralık 2014 Perşembe

Düğün Çorbası :]

Merhabalar:]

Uzun bir ara verdim farkındayım. Canım oğlum ilkokul birinci sınıfı bitirdi bu geçen zamanda. Malumunuz birinci sınıf adaptasyon açısından oldukça zor. Bu yüzden bir anne olarak kendime pek vakit ayıramadım. Dolayısıyla buralara da pek uğrayamadım...
Neyse bugün arkadaşlarla yemek muhabbeti yaparken, fena lezzetli ve yoğun besleyici özelliği ile, bu soğuk kış günlerine pek yakışan düğün çorbasının fazla bilinmediğini fark ettim. Kolay olmasına rağmen bence sofrada baş köşeye layık bir çorba... Yapın bol bol, için ve çoluğunuza çocuğunuza içirin... Haydi bakalım şimdiden ellere sağlık, midelere afiyet :]

MALZEMELER:

250 gr. kırmızı et (Kemikli olursa daha besleyici olur)
3 çorba kaşığı un
3 çorba kaşığı yoğurt
1/2 Limon
6 su br. su
Tuz, karabiber, kekik

Üzeri için tereyağı ve kırmızı toz biber

YAPILIŞI:

Öncelikle etimizi iyice yıkıyoruz ve düdüklü tencerede yumuşayana kadar haşlıyoruz. Sonra temiz bir bir tencereye haşlanan et suyunu süzüp alıyoruz. Eti de küçük parçalar halinde tencereye ilave ediyoruz. Tuzu ilave edip bir taşım kaynatıyoruz. Başka bir kapta un, limon ve yoğurdu iyice çırpıyoruz. (Terbiyesi için kullanacağımız bu karışım için yoğurt yerine yumurtada kullanabilirsiniz, keyfe keder.) Azıcık su ilave ederseniz çırpma işleminiz daha kolay olur. Sonra kaynayan et suyundan bir parça alarak karışımımızı ılıtıyoruz. Ve ocağın altını kısıp yavaş yavaş karıştırarak çorbaya katıyoruz. Akışkan ama koyu kıvamlı bir hale bürünüyor çorbamız. Ve tabi mis gibi de kokuyor:] Karabiber ve kekiği istersen pişerken katın, yada servis ederken süslemede kullanın size kalmış. Her türlü güzel oluyor. Ama çocuklar çoğunlukla sade halini seviyor benden söylemesi:] Yine isterseniz üzerine kırmızıbiber yağ yakıp dökebilirsiniz....
Her türlü mis, her türlü sağlık...
Afiyet olsun...

21 Ocak 2014 Salı

Un Helvası :]



Merhabalar...
En sevdiğim tatlılardan biridir un helvası... Kavurma işlemi biraz can sıkıcı olsa da, lezzeti unutturuyor bence zahmetini:) Hadi bakalım üşenmeyinn =]

Malzemeler:
125 gr tereyağı ya da margarin
1,5 su br dan bir parmak az un
3 su br süt (ya da su)
1 su br şeker
Üzeri için tarçın

Yapılışı: Öncelikle yağımızı yanmaz bir tavada eritiyoruz. Sonra unu ilave edip kısık ateşte sürekli karıştrıp kavrulmasını sağlıyoruz. O sırada başka bir kapta da sütü ısıtıyoruz. Süt kaynamaya başlayınca şekeri ilave ediyoruz. Son aşamada; hazırladığımız şekerli kaynar sütü, yavaş yavaş kavrulmuş unumuza ilave ediyoruz. İlave ederken de hızlıca karıştırıyoruz ki topaklanma olmasın... Sunum için isterseniz tepsiye döşeyip dilimleyin, isterseniz de kaseden ters çevirip şekil verin... Üzerine tarçın tavsiye ediyorum, ben öyle sevdiğim için. Ama siz arzu ederseniz fındık ya da cevizde kullanabilirsiniz... Damak tadınıza danışın derim =]
Afiyet Olsun...


19 Ocak 2014 Pazar

Sahne Senin...

Gözler ağır ağır kapandı ve
İzlemeye başladı sessizliği...
Neler vardı orada, kimler ?
Çığlık çığlığa bağırıyordu birileri
Keşfetmek gerekiyordu bu sessizliği..
Aslında tanıdıktı her şey
Kendi mekanıydı nitekim bu düzen
Ama yanlışa gidiyordu görünen tüm ayak izleri
Kar da yağmıyordu masumca, kapatsa karşısında ki bencilliği
"Ben sen ya da sen ben, nerede kaldı, hangi deliğe saklandı biz " diye fısıldıyor kulağına...
" Sahi nicedir yaşanıyor bizsiz " diyor içinden bir ses
İstenilen buysa madem; çıkışa varsak ya!
Nasılların, nedenlerin üzerinize bir yorgan gibi örtülmüşlüğünden mi?
O yüzden mi bu çözümsüz son?
Nedeni pekte zor değil
Görmeden gidiyor bakışlar, kalptekileri
Nasılsa baktı ya, " tamam " diyor işte 
" Bir şey olsa görürdüm "
Nede olsa süpersin, kalp kırmazsın öyle değil mi?
İçinde ki perde kapanıyor, sürekli alkışsız
Sürekli eksik, yarım yamalak
Aslında en çokta susuz, kupkuru..
Bu yüzden işte tam da bu yüzden bu matem, kasvet
Bu yüzden bu kırık döküklük
Çünkü yanıyor iç cayır cayır
Tahammülsüzlük çoğunluğa hükmediyor
Sahtece gülümsemek istiyorsun
Bu kırık dökükleri içinin en derinlerinde barındırırken kolaylık olsun diye
Kendini ve her şeyi unutup dümdüz gidebilesin diye
İyi, git bakalım gidebildiğin kadar; hayata sapmadan!
Kahramansın nede olsa
Açılsın perde
Haydi durma sahne senin...
Ocak/2014





15 Ocak 2014 Çarşamba

Rengarenk Fluluk...


Bugün tüm bu karmaşık dünyanın temeli sarsılsa beyninde
Rengarenk fluluğun içinden bembeyaz kanatlarını çırpıp uzaklaşsan
O minicik kuşun ürkek, donmuş bedeninde ki soğukluk gibi kasılsa yüreğin
Saçmalasan artık istediğince
Kimseye paralanmasan, öylece sevdirebilsen kendini
Ve bir kerede, senin içini ısıtsalar sen istemeden
İstersin işte istersin de çok bir şey sanırlar
Sonrasında;
Gözlerinde ki hüznün temelinde yatan o sessiz boşluk kasıp kavurur içini
Ve sen yüzlere gülümserken bir yandan içine dolan o sinsi yalnızlık ellerine uzanır
Sel gibi akıp tüm hücrelerinde,
Azar azar boğulmana yardımcı olurken; aslında en iyi arkadaşındır..
Boğazın düğümlenir yutkunup durursun..
İşte o nefessizlik bir hayli eğlencesiz değil mi?
Delirtmiyor da ne yapıyor?
Nasıl?
Gerçekle yüzleşmek yorucu ve seni acıtıyor öyle değil mi?
O yanda bu yanda gülümseyen yüzler aramaktan yorgunsun aslında
Bir dosta ait olmak belki sınırsızca arzuladığın
Ya da hiçbir yere sokulmamak
Sebepsizce hıçkırarak ağlamak gelirken içinden
Sen ağzınla gül sesli veya sessiz...
Gözlerinde ki küskün yalnızlığı bir şekilde örtbas et
Oynadığın oyunu gücün yettiğince sürdür
Sürdür ki bir şekle bürün en azından
Dışarıdan bakıldığında güçlü sansınlar
Ve hiçbir zaman anlamasınlar bu koskoca fırtınayı
İyisimi sen;
Bir rüzgarın üflediği yağmur tanesi gibi gözlerden kalbe inebilmeyi ümit et usulca
Belki o zaman bir bakışta karşılığını bulur, sadece gözlerinle haykırırsın
Kim bilir belki de kocaman bir anlam kazanırsın...

Ocak / 2014



Çiğ Tanesi Gibi

Bazen ustaca atamazsın adımlarını Hislerinle ve telaşla hareket ettiğinde Sendelersin ister istemez Ve fark edilir bu kimilerinc...