27 Kasım 2015 Cuma

Bulut dediğin dağılmaya mahkum..


Belki dipsiz kuyuda sürekli düşmek;
Dibe defalarca çakılmaktan iyidir
Ya da kapkaranlık bir tünelde boğulmak;
Açık havada ki mutsuz yüzlerden iyidir..
İçinde minicik bir fidanın yeniden yeşerebilmesi içindir belki tüm olan biten
Bir sondasındır ama yeni bir başlangıç için var olmaya çalışıyorsundur
Uçurumun kenarından aşağıya bak!
Ne görüyorsun?
Hisset o uçsuz bucaksız korkuyu önce
Derin derin çek içine..
Ve yüzünü şimdi ileriye çevir, cesaretini arttır!
İçinde ki korkuyu hissetmez ve rahatlarsın
Eğer anlıkta olsa kendine söz verip aşağıya bakmazsan
Tüm güzelliği görebilirsin
Dengeni bulursun eğer aşağı bakmazsan
Tüm suçu ona yüklüyorsun belki 
Ister yavaş, ister hızlı atsın ama
Kalp o kadar basit değil, yığınla his barındırıyor
Bazen yorgun oluyor kabul 
Belkide istediği sadece dinlenmektir
Sen hırpaladığın için o da karşılık veriyordur
Bırak yumsun gözlerini, izin ver
Zorlama, baskı yapma
Güneşin önünden bulut geçmek istediyse
Sen karşıya bak, nefes almayı bırakma
Gerçeğini bulacaksın emin ol
Yani kendini..
On dakika önce gökyüzü kasvetliydi
Şu an gülümsüyor cıvıl cıvıl
Bu bir işaret değil de ne?
Sen güneşi suçlama, sakin ol
Bulut dediğin dağılmaya mahkum..

Kasım/2015
Özgül

19 Kasım 2015 Perşembe

Hayata Sesini Duyur...


Bütün gece uyudum mu?
Hayır !
Düşünceler gezinip dururken, huzur eşlik etmiyor
Aklımı kemirirken desem daha doğru aslında
Hayat umursamıyor bunu
"Bana güven sorun yok" diyor
Ama kalp parçalara ayrılmış
Ama mutsuzmuş 
Ciddi ciddi umursamıyor
Birde suçluyor, sabırsızlığımla!
"Yok" diyor "Birşey olmaz"
"Toparlanacaksın bir şekilde"
"Şu an sana sunduğum çok önemli bir görev" diyor
"Farkında olmadan nasılda güçleniyorsun bir bilsen!"
Evet farkındayım aslında
Ama yoruldum biraz dinlensem artık
Zembereği boşalmış gibi nasıl bir ruh bu
Bir öğrenebilsem boşvermeyi
Kendimi değerli hissetmeyi
Her seferinde başa dönmesem
Güvenilmeyecek adamlara tekrar tekrar güvenmesem
Birazda kendime ayak uydurabilsem
Tamam 7' yi geçtim ama 70' e daha çok var
Bu huy can çıkmadan çıkmıyor ya hani
Yolu yarıladım ama tamamlamak zor bu zamanda
80 yaşında bir yaşanmışlığa hayranlıkla bakıyorum
Takdire şayan bir durum
Gözlerinde yorgunluk var
Ama zaferini kazanmanın pırıltısıda belli oluyor
Sonra düşünüyorum
Zaman su gibi akıp gidiyor
Giderken irili ufaklı yontuyor acıları
Olgunlaşayım, dimdik durayım diye
Farkındayım bununda farkındayım
Mantığımla sakinleşmek yerine
Duygularımla coştuğum sürece
Başarıyı zorlaştırıyorum işte
Ama olacak 
Zorda olsa, geçte olsa
Kendime bunu kabul ettireceğim
Bak gün doğmadı mı
Kuşlar seslerini evrene duyurma çabasından vazgeçti mi?
Bu kadar işte
Hayata sesini duyur
Ama sende dinle
Önemli olan dengeyi kurabilmek
Ve akıntıya kapılıp
Başını suyun üzerinde tutabilmek
Unutma!
Dip merak uyandırsa da, kanma
Sadece bak ve geç git
Dalarsan boğulursun!

Özgül
Kasım/2015

9 Kasım 2015 Pazartesi

Bazen Hayat Renksizdir...


Hep mutlu olmak istiyordum
Durmaksızın diliyor, çabalıyor..
Mutsuz olunca üzülüyordum
Baktım olmuyor istemeyi bıraktım
En azından şimdi sadece mutsuzum
Vaktim gitmiyor

-------

Ağlamak ağırıma giderdi
Bir şey için, bir kimse için
Gözyaşlarına boğulmak zordu
Sonra düşündüm de çocuklar geldi aklıma
Onlar ağladığında kıyamayız ya hani
Dedim çocuk olamam ama 
Belki ağlarsam istediğim olur
Ve ağladım...
Baktım o kadar da zor değilmiş
En azından içim yıpranacağına
Gözlerim yıprandı sadece
Ve anladım ki;
Hüznü kusmak rahatlatıyormuş

-------

İnsanlar çoğunlukla kendi halinde olmak istiyor
İstediklerinde konuşmak
İstediklerinde gülmek
Hep senin kendilerine uymanı bekliyorlar
Sen onların boş zamanlarının ilacısın ya!
Bir gün sen istediğin için yanında olan
Sen istediğin için
Yüzüne gülen birini görürsen
Yapış yakasına ve sende ona gül
Çünkü O; 
İçten, gerçek bir fedakardır..


Özgül / Kasım 2015


30 Ekim 2015 Cuma

Koşulsuz Sevgi...


Minik kıvılcımlar çakan gözbebekleriyle karşılaştınız mı hiç?
Pırıl pırıl parlarken insanın en derinlerine inen ışıltıları gördünüz mü?
Ne kadar dikkatli olursanız olun
Sadece bakarak göremezsiniz
Sevgi dolu bakmanız gerekir
Çünkü anahtarıdır o hissin
Ve anahtarlığınızla ne kadar çok gürültü yapıyorsanız kapıları açarken
O kadar çok dolusunuz demektir
Güzellikle, muhteşemlikle..
Sevgi anahtarınız,
Değer anahtarınız,
Fedakarlık anahtarınız ise
Kalbinizin sırtı yere gelmez
Gözleriniz ışıltılarla dolar
Bilin ki;
Sevilmek için sevmek gerekir önce
Ama içten, çok derinden gelenle
Bazen üzülsenizde yinede bıkmadan,
Sonunu düşünmeden birazda..
Çokca sevmelisiniz
Yaşamın özü tamda budur bence
Mesela diyorum ki;
Karşılıksızsa bile, sevmeyi seviyorum ben!
Bazen vazgeçmek zorunda olsamda
Çokca affederim, severim sevilmesemde
Kendi iyiliğim için içimde hissettiklerimi yaşamak isterim
"Sen içimsin" diyebiliyorsam bir kalbe
Bırakmam peşini
Koşarım; ta ki ona ulaşana kadar
Ve gülen gözlerde kaybolmayı başarırsam
Işte o zaman mutluyumdur :)
Ve sevgim emin ellerdeyse,
Sırça köşküm de huzurla dolarım...
Haydi!
Sevginizi salın, koşsun sevinçle
Gitsin, uzanabildiği tüm hücrelere yayılsın
Bazen  darmadağın olsada duygularınız
Güçlü olun, sağlam atın adımlarınızı
Severek asla pişman olmazsınız
Ve eninde sonunda o his yerine ulaşır...
Mutlu sonda buluşur ışıltılı bakışlar..
Çünkü koşulsuzsa sevginiz, engel tanımaz...
Kanatlanır kalbiniz, uçarda uçar özgürce...

Özgül 
Ekim/2015

15 Ekim 2015 Perşembe

Penceremden...

Pencerenin arkasından bakıyor yüreğim..
Gökyüzü masmavi, berrak ve uçsuz
Bulutların pamuksu görüntüsü,  istesem sevindirecek içimde ki çocuğu
Güneş bir varmış bir yokmuş bu ara
"Güz geldi, yüzümü bu kadar gördüğüne şükret" dercesine
Ve kabul etsem içimi azda olsa ısıtacak gibi sanki
Bu muhteşem masalı yaşayasım var bazen
Ama tam adım atacakken
Ihlamurun sıcak buğusu kaplar ya hani gözlüğün camlarını
Işte öyle buğulanıyor içim
Silsem olmuyor, silmesem içim çiğ tanecikleriyle doluyor
Bir an geliyor o pencereden bakarken
Bir silüet geçiyor yüzü bana dönükçe
Orada olduğunu biliyorum
Ve burada olduğumu biliyor
O an benim anım
O an için yaşasam yeterde artar diyorum
Koşulsuz sevginin buğulu silüeti
Bir kuş gibi uçarcasına geçiyor
Bir an sadece bir an
Ve dikkatli gözlerim yine buğulanıyor
Burnuma gelen ıhlamurun kokusuyla dopdolu
Kocaman bir yudum alıyorum, geçiyor boğazımdan içimi ısıtarak
Adeta düğüm düğüm olmuş sözcükleri süpürürcesine
Ve ellerim bardağın sıcaklığına sarılmış
Yine düşüncelere dalıyor kendini bulmak için
Sevgi depolamaya çalışıyor yüreğim
Belki bilinirim..
Belki de bilinmezim..
Içimi okuyabilene, sevinir sessizliğim
Usulca yıldızlarını sunar gözlerim...

8 Ekim 2015 Perşembe

Sen Hayatsın =]


Bazen güneş bulutların arkasında gizlenir bakarda göremezsin ya hani.. Sanki hiç ortaya çıkmayacakmış gibi iyice saklanır. Ne sıcaklığını ne de ışığını yansıtır. Beklersin sabırla, çünkü bilirsin ki dünya dönüyor, rüzgar esiyor.. Ve o güneş çıkmak istemesede, o bulut dağılacak mecburen.. Doğal işleyiş bu şekilde öyle değil mi? Hah işte insanlarda böyledir bence Bazen duygular, sevmeler, sevilmeler, gülücükler güneş olur.. Saklanır bir bulutun arkasına Bilirsin sevildiğini ama bakarda göremezsin. Ya da o bilir sende ki sevgiyi, ama sen söyleyemezsin.. Gülemezsin bir türlü.. Hislerini ne söyleyebilirsin, ne de saklayabilirsin.. Geçerde geçer zaman.. Hep bir düşünce zincirinde takılı kalır aklın.. Herşey her zaman yolunda gitmez Alınır, kırılır küser de grilikleri toplarsın içinde Ve işin içinden çıkamaz, kaybolursun Kendinle boğuşursun çoğunlukla Veya karşındakini suçlarsın En çokta acabalar, keşkeler bulut olur.. O gülen yıldızlı gözlerin önünü kapatır.. Ya da mantık, gurur, vicdan unsurları elvermez.. Bir türlü cesaret edemezsin istesende Korkarsın o güneşi görmeye.. 
Çıkaramazsın o bulutun arkasından Belki layık olmadığını hissedersin o sevgiye Belki onun, sevgini haketmediğini düşünürsün Kimbilir belki de oluru yoktur Karmakarışık, düşünür durursun Ama HAYAT der ki sana; Ben çok kısayım! Yaşamak için çok bir şansın yok! Sen kendinden eminsen üzülme Sabretmesini bil sadece Istediğin neyse ve doğruysa zaten önüne sereceğim birgün Sen yeter ki gülümse O güneş birgün mutlaka karşına çıkacak ve sana merhaba diyecek Lütfen onu küskün karşılama Ve sende ki isteği görürsem, söz bende elimi çabuk tutarım Karamsar olma, sen sadece iste Sevmeyi ve sevilmeyi iste Gülmeyi ve güldürmeyi iste Elini uzat ve sana uzanan eli geri çevirme.. Kuş, börtüböcek, aşk, arkadaşlık ne olursa.. Her türlü sese kulak ver Içinde hisset, o koşulsuz sevgiyi Kimin ne dediğinin, ne düşündüğünün önemi yok Önemli olan sensin Ve benim içimden bir parçasın SEN HAYATSIN Sen olmasan bende eksik kalırım Haydi toparlan bakalım smile ifade simgesi Ve en çokta beni sev!

Not: Resimde bana ait, oğlum çok çocukca bir resim olduğunu söyledi ama ben keşke o çocukça dünyada kaybolsam koşup oynasam diye düşünüyorum...
Umarım hayat her zaman karşımıza böyle rengarenk ve çocukca görünür =]

2 Ekim 2015 Cuma

Balık Sırtı...

Sevgili balık sırtı.. En en en sevdiğim örgü modeli Saçlarımın uzadığının kanıtı.. İki senedir ilk defa örebildim toparlayabildim saçlarımı
(Hep kısa kestiriyordum da)
Sevindim, birazcık mutlu oldum smile ifade simgesi Kafamda ki dağınıklığı da toparlayabilirmiyimki böyle? Peki ya yüreğimde ki dalgalı denizi durultabilir miyim? Birbirine geçmiş türlü gibi bir hissiyatı tadarken, Tekrar hepsini yerlerine gönderebilir miyim? Sanırım bir tür kozmik dengesizlik içindeyim! Sürekli bir iniş çıkış bir arayış Nerdeyim şu an bilmiyorum Uzunca bir yol, fazlasıyla meşakkatli Ama inancım sağlam ! İlla yolun sonunda bir ışık var, eminim.. Seçildim belki, ya da tesadüfi bir sıkıntı Yok yok itiraf ediyorum ben istedim, mıknatıs gibi çektim kendime frown ifade simgesi
Ama her sıkıntı; peşinden huzuru getirirmiş, öyle diyorlar
Hadi bakalım hayırlısı...
"Korku, köleliktir.” demiş Platon
Cesur olmalıyım!!! Bana sunulan mutlulukları nasıl kabulleniyorsam Bu mutsuzluğu da can-ı gönülden kucaklamalı, kabullenmeliyim ! Sonuçta koskoca evrende bir toz zerresi kadarım Böyle bakarsam çok basit bir durum smile ifade simgesi Yani bir özelliğim yok, neden ben diyemem Ama ben tekim, biriciğim bir eşim daha yok, değerliyim ve kendimi seviyorum diye düşünmek zorundayım Hatta düşünmemeliyim, öyleyim zaten Işte şimdi ben koskocaman oldum smile ifade simgesi Kendimi önce özgür bırakıp şöyle bir rüzgarda savurmalıyım sanırım Biraz uçar, o yana bu yana çarparım veeee Sonrada bir şekilde pürüzlerimi gökyüzünde bırakıp sakin bir bulut gibi, güneşle beraber gülümserim grin ifade simgesi
Işte bakın balık sırtından nerelere geldim tongue ifade simgesi Hayatta böyle bence Nerdeydim, neredeyim ve nerede olacağım hiç belli değil Anda olmalıyım, Anı yaşamalıyım
Başarmalıyım,,
Evet evet kesinlikle başarmalıyım :)

2 Ağustos 2015 Pazar

Kendini Bil !


Sonsuz bir rahatlıkla
Ve yapayalnızlıkla
Ellerim iterken suyun ağırlığını
Saçlarım dalgalanır denizin altında
Adeta dans eder gibi
Bakışlarımı dondurur
Yüreğimde ki gelgitler aynı deniz kadar
Işıltısı sönsede
Gözümün önünde kalır dokusu
Kapattım gittim başka bir evrene
Duygularımı aldırdım herhangi bir sefil klinikte
Ne neşe, ne hüzün ne de bir gülümseme
Hepsi yaralıyor yeri geldiğinde
Gözler dürüst, gözler korkusuz
Gözler gerçeği söylerken
Hep susuyor ya da yalanlıyorsa dil
Gereksiz o zaman herşey
Herkes gitsin sen yeter ki kendini bil!

10 Temmuz 2015 Cuma

Yoğurtlu Semizotu Salatası :]


Merhabalar...
Baksanıza şu güzelliğe, yenmez mi yani :)
Sebzelerin çiğ tüketimi oldukça makbul biliyorsunuz. Ve semizotu bilhassa bu haliyle muhteşem lezzetli ve çok faydalı. Yiyin, yedirin özellikle çocuklarınızı alıştırın bu vitamin deposuna. Bakın şu faydalara bir göz gezdirin derim; 

" Semizotunun faydaları arasında ilk akla gelen vitamin ve mineral yönünden oldukça zengin bir sebze olması. Aşağı yukarı ıspanakla aynı miktarda demir, sütün yarısı kadar kalsiyum ve portakalın 1/3’ü kadar C vitamini içeriyor. Semizotunun bir diğer özelliği ise pek çok sebzeden daha yüksek oranda omega 3 yağ asidi ve antioksidan içermesi. "

Ve birde yoğurtla birlikte oluşu hafife alınacak gibi değil. Tarif çok kolay zaten.

Malzemeler:

Bir demet semizotu
Yoğurt
Zeytinyağı
Tuz
Sarımsak (Isteğinize bağlı)
Süslemek için kırmızı biber ya da sumak

Yapılışı:

Semizotunu iyice yıkıyoruz. Ve yapraklarını ayırıyoruz. Fazla suyunu almamız önemli! Bir kapta arzu edilen miktarda yoğurt ve tuz ile karıştırıyoruz. Tabi sarımsakta bu aşamada yerini alıyor. Üzerine de zeytinyağı ve baharatla süsledik mi tamamdır..
Bolca tüketin, afiyet olsun...

9 Temmuz 2015 Perşembe

Kolay Yaz Türlüsü =]


Merhabalar...
Işte size leziz ve kolay bir yaz yemeği :) Bende ki tarifler hep kolay, herkes yapabilsin diye.. Malum internette çok entrikalı tarifler var... Yahu basiti yapamayan, mantığı kapamayan onları nasıl yapsın.. Ayrıca bir malzeme listesi var, mübarek sanki market açıyoruz :P Neyse konuyu saptırdım, durun yemeğimize döneyim. Bu canım yemeği soğuk sıcak tüketme şansınız var zeytinyağlı olduğu için. Ben en çok yeni pişmiş ve dinlenmiş ılık halini seviyorum.. Uç noktalarda yaşamayı sevsemde, ortayı bulmanın doğru olacağını düşünüyorum yaşamda.. Azıcıkta felsefe kattık hadi bakalım gelelim tarife...

Malzemeler:

2 orta boy patlıcan
2 orta boy kabak
1 büyük kuru soğan
1 büyük domates
2-3 diş sarımsak
1 miktar tuz
1 tatlı kş. şeker
1/2 çay br. sıvıyağ (Ayçiçek ya da zeytinyağı)
1 su br. sıcak su

Yapılışı:

Öncelikle sebzelerimizi iyice yıkıyoruz. Ve patlıcanları alacalı soyup boylamasına ortadan ve yandan dikdörtgen kesitler haline getirip tuzlu soğuk suda içinde ki acıları atsınlar diye bekletiyoruz. Bu arada bizde de etki eder mi acep bu tuzlu su, diye düşünmeden edemedim ;) Sonra yağı tencereye alıyoruz. Soğanı piyazlık yani yatay olarak ince ince doğruyoruz. Kavurmaya alıyoruz. Sarımsakları da bu esnada diş diş atabilirsiniz. Ben çok kavuruyorum daha lezzetli oluyor kanımca.. Ve muhteşem kabakları kabuğunu soymadan verevine doğruyoruz. Biraz irice doğrayın, çabuk pişeceği için dağılmasınlar. Soğan kavrulunca içine kabakları, suyunu iyice sıktığımız patlıcanları, tuz ve şekeri ilave edip güzelce harmanlıyoruz. Kapağı kapalı olarak çiğ kokuları çıkana kadar kavuruyoruz. Sonra arzu edilen şekilde doğradığımız domateside ilave ediyoruz. Salça demeyin, asla aynı lezzette olmuyor. Yani yenirde boşverin, zor yol her daim lezzete götürür ;) Neyse domateslerde pişmeye başlayınca üzerine sıcak suyuda ekliyoruz. Ve kapağı kapalı, kısık ateşte rengi, şekli, kokusu yemek görünümünü alana kadar pişiriyoruz. Çok konuşup uzattım ama yaparken kolay olduğunu göreceksiniz :) Bakınız oğlumda gayet sevdi ve afiyetle yedi, sağlık olsun inşallah...
Afiyet olsun...


Topik Tatlısı =]


Merhabalar...
Internetten tarifi tesadüf buldum ve denedim bu tatlıyı. Gayet kolay ve de kısa sürede hazırlanıyor. Limon kabuğunu ben ekledim hamura, çünkü yumurta kokusundan hoşlanmayan bir bünyeye sahibim. Arzunuza bağlı, damak sizin zevk sizin...

Malzemeler:

Hamur için:
1 kahve fincanı yoğurt
1 kahve fincanı sıvı yağ
1 kahve fincanı toz şeker
1 tane yumurta
1 limon kabuğu rendesi
1 pk. kabartma tozu
1 pk. vanilya
1,5 su bardağı irmik
2,5 su bardağı un

Üzeri için:
1/2 su br irmik

Şerbeti için:
2,5 su br toz şeker
3 su br su
1 tatlı kş. limon suyu

Yapılışı:

Öncelikle şerbetimizi kaynatmak üzere şeker ve suyu ocağa alalım. Hafif bir yoğunluk sağlayana kadar kaynatıp limon suyunu ekleyelim. Biraz daha kaynatıp altını kapatalım. Ilınmaya bırakıp geçelim hamurumuza. Fotoğraftaki sıralamaya göre anlatıyorum;) 


1- Yumurta, şeker, yoğurt ve yağı bir kaba alıyoruz.
2- Iyice çırpıp, homojen bir sıvı elde ediyoruz.
3- Karışıma un, irmik, kabartma tozu ve vanilyayı ilave ediyoruz. Güzelce yoğuruyoruz.
4-Benimki yoğurulunca bir tuhaf oldu ;) "Ben kalori canavarıyım" gibilerinden tip tip bakmaya başladı.
5- Yaratık hamurumuzu sürekli ikiye bölerek ceviz büyüklüğünde toplar yapıyoruz. Benim ki 32 adet oldu. Ve irmiğe bulayıp tepsiye dizip fırınlıyoruz.
6- Yaklaşık 180 derece sıcaklıkta ortalama 40 dk pişmiş kurabiye görünümlü şirinlerimiz oluyor. Ve şerbetiyle kavuşma kabımıza alıyoruz bu şirinleri :)
7- Fazla sıcaklığı gitsin diye 1-2 dk bekleyip şerbetimizi üzelerine döküyoruz. Ve şerbeti çekmesi için 2 saat kadar bekletiyoruz.
8- Sonucumuz gayet güzel :) Çok yumuşak olmayan leziz tatlımız yenmeye hazır, afiyet olsun...

Not: Yumuşak olmasını isterseniz şayet, sıcak şerbeti soğuk tatlı üzerine dökün ;)

29 Haziran 2015 Pazartesi

Nefessiz Kalmayın...

İnsanoğlunu sahiplenmek güzeldir değil mi?
Sevdiğiniz kişiye sevginizi, şefkatinizi verirsiniz..
Onun için yaşarsınız... 
HESAPTA!
Aslında kendinize esir ararsınız...
Sizin için yaşayan, sizin zevklerinize uyan, öl deseniz ölecek biri olsun istersiniz.
Hatta bazen kendinizi kaptırıp onu size ait bir eşya gibi görürsünüz.
Buraya dikkat lütfen!!!
"Karşında ki bir insan unutma" diyen bir iç ses lazım o anda..
Ama çoğumuz bencillikten o iç sesi duysakta, ona bir türlü kulak vermeyiz..
Hatta bile bile oralı olmalıyız..
Onunda bir hayatı, hisleri, zevkleri, renkleri var diye düşünmeyiz...
Yapmak, duymak, görmek istedikleri var diye düşünmeyiz...
Empati kurmak zorumuza gider !
Hep bizim yanımızda olmalı, hatta haddimizi aşıp "olacak", "olmak zorunda" diye düşünürüz.
Bu onu kaybetme korkusumu desem bilemedim.
Çünkü bu düpedüz bencillik bana göre!
Kaybetme korkusu olsa kırmamayı gerektirir öyle değil mi?
Saygı duymayı gerektirir.
Onun nefes almasına izin vermeyi gerektirir..
Mesela en basitinden kendi sevdiğiniz yemeği pişirip sürekli ona onu sevdirmeye çalışmak :)
Veya; kendi arkadaşlarınızla görüşürken siz, onun kendi arkadaşlarıyla görüşmesine izin vermemek!
Ya da ne bileyim renkleri hep kendi zevkinize göre seçmek, eşyaları istediğiniz gibi yerleştirmek..
Kendi zevkinize uygun müzikleri dinlemeyi istemek vs...
Örnekler bir hayli çoğaltılabilir, kendinizden esinlenin ;)
Tüm bunlar için ona danışmamak...
Kısacası düpedüz fikirlere, kişiliğe saygısızlık...
Ve yoğun bir bencillik kokusu...
İlişkileri en çok zedeleyen insani özellik bencillik!
Dediğim dediklik insanoğlu
Helekide karşınızdaki son derece iyiniyetli bir özelliğe sahipse kullanır da kullanırız onu..
Hatta hızımızı alamayıp duygularımızı öne atar, birde sahte gözyaşlarımızdan yardım alıp ajitasyonu yaptık mı
Tamamdır bu iş ona hayatı dar ederiz!!!
Böylelikle onu avcumuzun içine alırız; korkutarak, üzerek, yıpratarak!
Bu şekilde onu elimizde tutmak isteriz..
Ama gerçekte tutmak istediğimiz yer, daha doğrusu ona layık gördüğümüz yer gönlümüz olmalıdır...
Ve bir insanı gönülde tutmakta öncelikle onun hislerine, yaşamak isteyişlerine saygı duymaktan geçer...
Helekide zaten sizin için çırpınan, fedakarlık yapan gülen gözlere sahip biriyse bu kişi çok şanslısınızdır aslında...
İşte burada en önemli unsur değer bilmektir...
Eğer değer görmek istiyorsak değer bilmeliyiz ki incitmeyelim...
Kendimizde incinmeyelim..
Unutmayalım ki sevdiğimiz kadar seviliriz
İyiliğimiz kadar iyilik görürüz
Verdiğimiz neyse onu alırız...
Adım atarsak karşılık buluruz...
Ne demişler; "Ne ekersek, onu biçeriz"
Bencillik ciddi ciddi kötü bir huydur.
Ben şahsen bencil insanlara tahammül edemiyorum ve de onlara şans vermenin de yanlış olduğunu düşünüyorum...
Kimsenin kimseye hayatı dar etmek gibi bir lüksü olamaz...
Kimse kimsenin kölesi değildir!
Herkesin nefes almaya hakkı vardır...
Sadece ortak sorumluluklarımızı iyilikle yerine getirmek zorunluluğumuz vardır...
Biz istemiyoruz diye karşımızdakine yasaklar koyamayız!
Kimsenin özgürlüğünü kısıtlayamayız!
Sevgi, saygı, anlayış ve fedakarlık insan ilişkilerinin en önemli yapı taşlarıdır bence...
Ve iyi ruhlu insanlar; sizler de lütfen hayatlarınızın elinizden alınmasına izin vermeyin...
Bu yaşam güzel...
Ama mutluysak
Huzurluysak...
En önemlisi içimizde ukdeler kalmadıysa...
Ben rüzgara kapılın derim...
Elbet herkes incittiğinin birgün farkına varır...
Siz o zamana kadar yaşantınızı esaret altında bırakmayın...
Hislerinizi, isteklerinizi hapsetmeyin...
Sevgiyle bakmaya devam edin bu muhteşem güzelliklere...
Er ya da geç doğruluk yerini bulur...
Bence siz NEFESSİZ KALMAYIN...

"Bir kalbin inceliklerini anlamak, o hassaslıktan daha öteye geçmek her yüreğin harcı değildir..."


Özgül...



27 Haziran 2015 Cumartesi

Üzümlü Kek =]

Merhabalar =]
Evet her yaştan kek canavarına hitap eden müthiş bir lezzet; üzümlü kek :) Çok severim ve de uydurup da tutturunca daha da bir bayıldım bu keke hi hi :) Annemler gelince yapayım da çayımıza arkadaşlık etsin istedim. Neyse girdim mutfağa, buldum bir tarif baktım o yok bu var, şu yok öbürkü var kafama göre toparladım malzemeleri ;) Neyse karıştırdım attım fırına sonra içeri geldim annem "Bu sürede ben malzemeleri toparlardım ancak" dedi, bende "Vallahi uydurdum anneciğim, inşallah bişeye benzemiştir" dedim. Benzedi cidden herkeste beğendi, demek ki yeterince sevgimi katabilmişim <3 Haydi sizde girin mutfağa, uydurun birşeyler...

Malzemeler:

1 su br. sıvıyağ
3 yumurta
2 su br. un
3 yemek kş. yoğurt
1 pk. kabartma tozu
1 pk. vanilya
1 su br. şeker
1 su br. kuru üzüm

Yapılışı:

Cam bir kap içinde yumurta, yağ ve şekeri yüksek devirde iyice çırpıyoruz. Sonra kabartma tozu ve vanilyayı katıp çırpıyoruz. Sonra unu ilave ediyoruz. Normalde tarifte yoğurt yoktu. Karışım katı olduğu için ben bu aşamada üç kaşık yoğurt kattım, iyide oldu ;) Ve en son olarak üzümleri ekliyoruz. Kek kalıbımıza döküp önceden ılınmış 170 derecelik fırında ortalama 45 dakika pişiriyoruz. Ilk 25 dk fırının kapağını kesinlikle açmıyoruz. Ve pişip pişmediğini öğrenmek içinde bay kürdandan yardım istemeyi unutmuyoruz...
Mmmmm mutfağınız misss gibi koktu şimdiden :)
Afiyet olsun...

21 Mayıs 2015 Perşembe

Içimde yangın olsanda..

Bugün eskiden kalma iki nefesi
Ağırladım içimin en derininde
Gördüm ki hala aynı tadı
Kokusu buram buram sararken hücrelerimi
Hafifçe öksürttü, beni unutmuşsun dercesine
Aslında çok özlemişim seni biliyormusun
Dumanında boğuldum ama
Içimdeki kuşların kanat sesleri taa uzaklardan duyulmuş olmalı
Bilinmezliğe gücenirken gözyaşlarım
Yine sen mi olacaktın yanımda
Bilmiyorum, seni yeniden hissetmek bu kadar güzelken
Içime zarar vereceksin öyle değil mi?
Sana yeniden esir olmak istemiyorum
Lütfen bırak peşimi
Bırak...
Doğrumu bulamazken bir türlü
Içimde yangın olsanda
Birde sen yakma beni
Sigaramın uğuldayan sessizliği...

11 Mayıs 2015 Pazartesi

Çiçek..


Çiçek önce küser,
Bekler..
Boynunu büker,
Ve biraz daha bekler..
Sonra solmaya başlar
Ve yine bekler..
En son yaprakları dökülmeye başlar..
Durur..
Ve artık;
Çabalasa da,
Bakamaz gökyüzüne...
Geri dönüşü yoktur bu yokoluşunun..
Aslında dayanıksız değildir..
Bu yüzden suçlanamaz öldüğü için..
Ufakcık mutluluklara ihtiyacı vardır;
Ve bu;
Iki elin arasındadır; bir miktar su..
Dildedir; iki çift tatlı söz..
Yürektedir; bir parça ilgi, şefkat ve sevgi..
Ve o iki elin sahibidir bu yokoluşun sebebi..
Ne yazık ki dökülen iki damla gözyaşı da döndüremez artık onu geri.....

9 Mayıs 2015 Cumartesi

En Güzel Kalpli Annelere..

Annem benim herşeyim, bende çok şükür ki bir evladın herşeyi olabilme fırsatını yaşayabiliyorum..
Gerçek bir anne olmak için doğurmak yetmez! 
O harika miniğin; nefesine nefes katacaksın, gerektiğinde yüreğine su serpeceksin, elini her an omuzunda hissedecek senin..
Karnını doyurup, üstünü giydirmekle anne olunmuyor!
Sınırsız sabır göstereceksin, gösterirken de sevgini hissettirecek ve gülümseyeceksin.. Bunları yapabiliyorsan annesin işte..
Ispat mı istiyorsun, her an o minik masumun gözlerine bak..
Yıldızları görebiliyorsan doğru yoldasın demektir :)
Ve öz anne olman gerekmez, hatta kadın olmak bile gerekmez bunun için.
Sadece kocaman sevgi dolu bir yürek yeterlidir..
Anneler Günümüz Kutlu Olsun..
Koskocaman Sevgiler..

4 Mayıs 2015 Pazartesi

İlkem için ilkelerim =]


Canım oğlum, biriciğim...
Ufacık tefeciksin :)
Gördüm ki bugün birincisin..
Biliyor musun gurur kaynağımsın...
Sondan birinci olsan da bu değişmez benim için!
Sana kendi hırslarımı yüklemem
Önemli olan sadece ve sadece mutlu olman...
Başarılı ol, ol tabi..
Ama istersen, içinden gelirse ol!
Zora ki değil...
Hangi alan olduğu mühim değil inan
İstediğin, mutlu olduğun
Gözlerin parlayarak
Yüreğin pırpırlayarak yaptığın,
Yapmak istediğin neyse onu yap
Onun için gerekirse çırpın
Yeter ki iste taaa yüreğinin derinliklerinden
Sana şunu söylüyorum;
Hayatı yaşamak görev değildir
Korku, zorunluluk, mecburiyet hiç değildir
Sorumluluktur, sevmektir, vicdan ve hissiyattır...
Varlığını en iyi, en huzurlu sürdürmektir...
Önemli olan ne istediğini bilmek ve
Doğru bir şekilde yönelmektir..
Zaten o zaman hayatı kovalaman gerekmez
Hayat sana can- ı gönülden kollarını açar...
Bunu benimse
İyimserliği, kırmamayı benimse
Yaşamaktan zevk al
Eğlen, ama bir aklın olduğunu
Mantığını kullanmayı da sakın unutma!
Ne olursan, nerede olursan ol
Asla kibirli olma!
Her daim fedakar ol
Ama kendini kullandırma
Değer bil, bil ki senide bilsinler
Sev ki, senide sevsinler
Paylaş ki, sende olan çoğalsın
Her ne olursa olsun
Unutma ki ne ekersen onu biçersin...
İsterim ki; iyi niyet timsali ol
Her şeyden önemlisi şu ki;
Asla hak yeme
Asla yalan söyleme
Kendine ve tüm evrene dürüst ol
Sen ol!
Başkası olmaya çalışma
Kendini sev ve olduğun gibi kabul et
Asla pes etme
Aşamayacağın güçlük yoktur
Pozitif ol
Yapabileceğine inan
İnancının azaldığı zamanlarda bile
Mutlaka bir çıkış olduğunu bil!
Kendine ve evrene güven!
Ve etrafına gülücüklerinle tüm enerjini saç :)
Sen ne kadar iyi olursan
Ne kadar yüreğinle görürsen
O kadar yücelirsin, değerlenirsin
Ve inan ki bunu sen bilsen yeter oğlum...
Bu hayatta eninde sonunda doğruluk kazanır
Bunu sakın aklından çıkarma...

Seni çok seviyorum
Annen

1 Nisan 2015 Çarşamba

Dereotlu Peynirli Poğaça Tarifi

Anne eli lezzeti diye bir şeyin var olduğu konusunda hepimiz hemfikiriz :) ufak lezzet sırlarıyla, anne eli değmiş gibi tarifler hazırlamak ta hepimizin hayali değil mi?
Bildiğimiz ‘Kaymak’ var ya mesela. İşte o kaymak, yıllar yılı, işinin ehli hanımlar tarafından yemeklere lezzet katmak için yağ ile birlikte kullanılırmış, böylece ortaya mükellef sofralar çıkarmış.
Şimdi ise bu sır Teremyağ Gurme Kaymaklı ile tüm hanımların mutfaklarında. Bu sırrı keşfetmek ve mutfakta şahane lezzetler yapma sırası ise bizde ;)
Hafta sonu mutfağa girip bu lezzeti keşfettim :) Poğaçalar pişerken eve yayılan koku, ohhh mis gibiydi. Siz de deneyin diye tarifini paylaşmak istedim.
Bu sırla daha neler yaparım derseniz Teremyağ Facebook ve Instagram sayfasını mutlaka takip edin derim.
İşte tarifim :)
Dereotlu Peynirli Poğaça Tarifi
Malzemeler:
6 yemek kaşığı Teremyağ Gurme Kaymaklı
2 adet yumurta ( 1 tanesinin sarısını üzerine kullanacağız)
1 çay bardağı yoğurt ( 100 gr.)
1 paket kabartma tozu
2 yemek kaşığı sirke
1 çay kaşığı tuz
5 su bardağı un ( 600 gr.)
1 tutam ince doğranmış dereotu
İçine;  Beyaz peynir
Üzerine; Çörekotu
Hazırlanışı:
Oda sıcaklığındaki Teremyağ Gurme Kaymaklı’yı yoğurma kabına alın.
Un ve kabartma tozu hariç diğer malzemeleri ekleyin.
Azar azar unu ve kabartma tozunu ekleyip, ince kıyılmış dereotunu ilave ederek yumuşak bir hamur elde edin.
Hazırladığınız hamuru 15 dakika bekletin.
Dinlenen hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar kopartıp bezeler hazırlayın.
Hazırladığınız bezeleri avucunuzda açın ve içerisine beyaz peynir koyup yuvarlayarak yağlı kağıt serili tepsiye yerleştirin.
Üzerlerine yumurta sarısı sürüp çörekotu serpiştirip 190 derece fırında üzerleri kızarana kadar pişirin.
Afiyet Olsun...
Bu içerik http://umutsepetim.com/ tarafından hazırlanmıştır.
Bir boomads advertorial içeriğidir.

Dereotlu Peynirli Poğaça Tarifi

Anne eli lezzeti diye bir şeyin var olduğu konusunda hepimiz hemfikiriz :) ufak lezzet sırlarıyla, anne eli değmiş gibi tarifler hazırlamak ta hepimizin hayali değil mi?
Bildiğimiz ‘Kaymak’ var ya mesela. İşte o kaymak, yıllar yılı, işinin ehli hanımlar tarafından yemeklere lezzet katmak için yağ ile birlikte kullanılırmış, böylece ortaya mükellef sofralar çıkarmış.
Şimdi ise bu sır Teremyağ Gurme Kaymaklı ile tüm hanımların mutfaklarında. Bu sırrı keşfetmek ve mutfakta şahane lezzetler yapma sırası ise bizde ;)
Hafta sonu mutfağa girip bu lezzeti keşfettim :) Poğaçalar pişerken eve yayılan koku, ohhh mis gibiydi. Siz de deneyin diye tarifini paylaşmak istedim.
Bu sırla daha neler yaparım derseniz Teremyağ Facebook ve Instagram sayfasını mutlaka takip edin derim.
İşte tarifim :)
Dereotlu Peynirli Poğaça Tarifi
Malzemeler:
6 yemek kaşığı Teremyağ Gurme Kaymaklı
2 adet yumurta ( 1 tanesinin sarısını üzerine kullanacağız)
1 çay bardağı yoğurt ( 100 gr.)
1 paket kabartma tozu
2 yemek kaşığı sirke
1 çay kaşığı tuz
5 su bardağı un ( 600 gr.)
1 tutam ince doğranmış dereotu
İçine;  Beyaz peynir
Üzerine; Çörekotu
Hazırlanışı:
Oda sıcaklığındaki Teremyağ Gurme Kaymaklı’yı yoğurma kabına alın.
Un ve kabartma tozu hariç diğer malzemeleri ekleyin.
Azar azar unu ve kabartma tozunu ekleyip, ince kıyılmış dereotunu ilave ederek yumuşak bir hamur elde edin.
Hazırladığınız hamuru 15 dakika bekletin.
Dinlenen hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar kopartıp bezeler hazırlayın.
Hazırladığınız bezeleri avucunuzda açın ve içerisine beyaz peynir koyup yuvarlayarak yağlı kağıt serili tepsiye yerleştirin.
Üzerlerine yumurta sarısı sürüp çörekotu serpiştirip 190 derece fırında üzerleri kızarana kadar pişirin.
Afiyet Olsun...
Bu içerik http://umutsepetim.com/ tarafından hazırlanmıştır.
Bir boomads advertorial içeriğidir.

22 Mart 2015 Pazar

Polyannacılık Oynayalım mı=]

Merhabalarrrrr..
Kemalpaşa tatlısı yapmak için sütlü şekerli su kaynatan ben edindiğim birtakım sonuçları paylaşayım istedim; kaynayan karışım içine kemalpaşaları birden boca edince bir foşurtu ve ocağın altını kapattığım halde yerlere kadar akan şekerli bir sıvı ! Tabi geçerken yol üzerinde rastladığı ocak üzeri, fırın, çekmece kenarları sonra yerde bir göletcikte oluşturmayı ihmal etmedi ;)
Birde şu var ki bu olaydan 10 dk önce pazardan eve yorgun gelmiş bir insanım o anda :/

Olası sahneye göz atalım; "Hayııııııırrrrrrrr lanet olsunn, bu kadar işin arasında öf yaaaaa ühühüüüü birde bu çıktı başıma" diye esip gürlerken evde ki masumlara da bir hışımla kafa göz dalma isteği !!!!

Ama böyle olmadı.. Kabullenip durumumu, şarkılar söyleyip yavaştan temizleme operasyonuna geçtim.. Ama bu durum çevresel gözlemlere göre hafif tırlatma eğilimi gösterdiğim söylenerek tuhat karşılandı :))))

Aslında ben kendimi zorlayarak polyannacılık oynuyordum :) Bu hiç yoktan beni uğraştıran aranameden çıkan bir takım dersler vardı çünkü;

1- Acele işe şeytan karışır, bir dursaydı iyiydi ama yok karışıyo işte

2- Sabah ocağımı temizlemeye üşenip üzülmüştüm, boşuna üzülmüşüm iyi ki temizlememişim :D Eğer temizlenmiş ocağın başına bu gelseydi polyanna beni görüp kaçacak delik arardı ;)

3- Ocak haricinde bahaneyle fırın çekmece ne varsa temizlendi aradan çıktı o da birşeydir;)

4-  Ocağı kapatmadan önce tencereye atılan paşalar sıcak yeri bulunca kendiliklerinden şişti ben ortamı normal hale getirirken. Yoksa boşuna ısı enerjisi harcıyacaktım;) Param cebime kaldı :D

Not: Arada pişen kemalpaşaları tabağa hızlı hızlı almaya çalışırken parmağımda sıcak tencereyle biraz haşırneşir oldu :) Acıdı tabi ama onuda şöyle bağladım; "yaşasın acıyorsa hala bir parmağım var demektir, çok şükür" :D

Bilemem belki tüm bunlar tamamen sakarlığımı örtbas etmek için uygulanmıştır kendimce..

Öyle yada böyle başa gelen çekilecekse pozitife çevirip çekmek lazım değil mi?
Hayatı yönetmek elimizde, dilimizde ve en önemlisi yüreğimizde...
Hadi bakalım sevgiler...

Çiğ Tanesi Gibi

Bazen ustaca atamazsın adımlarını Hislerinle ve telaşla hareket ettiğinde Sendelersin ister istemez Ve fark edilir bu kimilerinc...