27 Aralık 2016 Salı

Gelgitli Hisler....

Simasını ferahlatan ela gözlerinden akan yaş dudaklarına değdiğinde..
Ne derece bazal bir tat olduğunu düşündü...
Tıpkı içinde sürekli kanayan yara gibi acı, çok acı...
Koskocaman boşluğun yanı sıra, afilli bir özlem vardı içinde hayata karşı
Lakin umut çiçeğinin taç yaprakları bile es geçmiş hayatı..
Bir sapı kalmış rüzgarda usulca boynu bükük
Sevda gecenin karanlık derin kuytusunda,
Kurumuş göz pınarlarından zorla akan yaşı siliyor narin parmaklarıyla
Vira uğraşıyor dedi hislerim benimle..
Ta ki başım yatık olana dek uğraşacak belli 
Ama bilmiyor ki o his zaten benim
Ne derece yorduğu önemli değil rüzgarın
Savurduğu küllerimden yeniden doğabilmeliyim
Ki; çeliklenmiş yeni benliğimle acımtıraklığı görmezden gelebilmeli
Dimdik güçlü duruşuma bir he deyip onu bünyeme esir etmeliyim
Yoksa korkacağımı mı sandın yüce evren !!
Ben senin yapı taşınım, ben olmazsam sende olmazsın
Esas sen kork benim sonsuz içselliğimden
Çünkü ben bir oje kokusu gibi tuhaf ama bir o kadarda vazgeçilmezim
Kendi inimde yapayalnız yaşamak zorunda kalsamda,
Kendimden her daim eminim...
Haydi boşver iç dingin huzur şarabından ve dinle sesimi
Sözcüklerim coşsun kulağında çektiğin her yudumda
Ve sabırla bekle...
Tam bir eke olabilmesi için içselliğinin, terlemeli ve sürekli değişmelisin...

12 Ağustos 2016 Cuma

Iyi ki doğmuş muyum?

Sevgili kendim;
Bugün kutlandım, ne şanslıyım..
Hatırlandım..
Kulaklarım çınlatıldı, belki iyi belki kötü.
Şaka maka 38. Senemin ilk gününe ulaştım.
Bakalım hakkını verebilecek miyim?
Tüm içtenliğimle nefes alıp verebilecek miyim?
Hayat her geçen gün zorlaşıyor mu ne?

___38. Yaşın cevabı:
      Aloooooo kızım bi dur be!!! Daha dakka bir gol bir noluyorsun, car car beynimi kemiriyorsun.
Hele bi yoluna bak, taş mı var vur bi tekme gitsin.
Hüzün mü var üfle tüm nefesinle!
Sadece ait hissettiğin anlara odaklan kuzum <3 (yalnız yaşımın bana kuzum demesi bi acayip oldu. Küçüğüm demekki, minyonumya ordan yırtıyorum :))))

Yok yok şizofren değilim, sorun yok ;)
Bazen sadece kendinle konuşmak, iç sesine kulak vermek lazım..

Sevgili kendim;
Yeni yaşımız kutlu olsun, umarım herşey gönlümüzce olur..
Evrene bir katkımız olur..
Aramızda kalsın ama biliyor musun ben hiç 38 den gün almış gibi hissetmiyorum..
Içim hala kıpırtılı, çok genç bir zamandayım sanki..
Böyle kalmama izin verilmesini istiyorum sadece..
Akıl yaşta değil başta..
Hislerde yaşta değil içtedir..
Acıda yaşta değil ruhtadır..
Hadi bakalım biraz daha nefes alabilmek dileğiyle..
Seni çoooook seviyorum biricik benliğim <3

Özgül
12/08/2016

8 Mayıs 2016 Pazar

Anne…

Anne <3
Anne nedir?
Anne tutunacak daldır..
Anne hayattır..
Anne içi sızlayandır..
Anne senin için parçalanandır..
Anne fedadır..
Anne canı pahasınadır..
Anne senin için yanandır..
Anne sana kandır..
Anne senin için vardır..
Gözünün içine bakan,
Duyurduğun sese tapan,
Duyamazsa nefes alamayandır..
Elleriyle besleyen,
Sözleriyle güvendir..
O, sırtını üşütmeyen,
Terini soğutmayandır..
Ağırlığı arkanda dağdır..
Dumanı tüten taze aştır..
Ilmek ilmek seni işleyen,
En ufacık hatanda yeniden örendir..
Anne affedendir..
Dayanma gücü, sabırdır..
Gözlerinin içiyle sana gülen,
Gözyaşını senden saklayandır..
Anne kan şekeridir..
Anne yarana merhem,
Anne her derde devandır..
Hep merak edilen, bulunmaz hint kumaşıdır!
Anne çağıldayandır..
Anne aşılayandır..
Ağzından çıkanı kulağı duyan,
Kalp kırmayandır..
En çok kırılan, ama yinede susandır..
Anne can damarıdır..
Sağlıktır..
Huzur kokandır..
Varlığına şükreden,
Senin için yaşayandır..
Ve seni büyüteyim derken, kendini unutandır..
Anne yaşam kaynağındır..
Anne nerede olursa olsun, sana duadır..
Ve ne kadar uzaktada olsada, nefesin kadar yakındır..
Anne sevdanın hasıdır..
Anne aşktır..
………………

Canım annem; iyi ki varsın, seni çoooook seviyorum..
Bana hissettirdiklerin paha biçilemez..
Teşekkür ederim..

Ve canım yavrum; sende iyi ki varsın, seni çoooook seviyorum..
Bana hissettirdiklerin paha biçilemez..
Sana da teşekkür ederim..

Özgül
Mayıs / 2016

4 Mayıs 2016 Çarşamba

Çocukluğumdan Bir Demet...

Büyüdüm.. Koskocaman yaşanmışlık oldum dünyaya ait.. Bedenim, aklım ve mantığım aldı başını gitti.. Hele bir yerden sonra hızına yetişemez oldu benliğim.. Olgunlaştım ve biraz daha katılaştım sanki Birazcıkta acımasız mı oldum ne? Aynaya baktığım her vakit yeni beni gördü gözlerim. Minicik değişimler farkettim bedenimde.. Bazen sevdim, bazen görmezden geldim yaşlanmışlıklarımı.. Düşündüm kendimi izlerken.. Aldığım nefes bedava mı gerçekten? Omuzlarıma bir sürü sorumluluk asıldı o nefese karşılık! Bedelini ödemeden soluk almak yasaklı! Fakat burada ki tek fark şu ki; ödeme bitince, nefeste kesiliyor... Büyümeyen tek birşey vardı; Duygularım! Çocukluğumda ki kadar masum O zaman ki kadar neşe dolu olmasada, Hala duygularım minicik, ve öyle kalacak inanıyorum.. Belki gözlerimin içiyle gülemiyorum şimdilerde ama olsun.. Mesela şu boru çiçeğini burnuma yapıştırsam, yine gülerim aynı o zamanki gibi smile ifade simgesi Bu aralar yolu yarılamanın verdiği hazzı; gurur ve hüzün arasında paylaştırma telaşındayım. Birazda ikinci yarıya geçmişliğin korkusu var frown ifade simgesi At koşturur gibi yaşamışım, şimdi algılıyorum.. O ara hatırlıyorum da, geçsin derdim de geçmezdi zaman.. Bahçede otları koparıp birbirimize atardık kardeşimle, arkadaşlarımla.. Kimisini dişlerimin arasında tutardım, çok severdim.. Meğer daha çok sevmem gerekirmiş! Şimdi hala bu otlara dokunduğum anda ki his mutluluk veriyor smile ifade simgesi Incecik diken diken bir sevimlilik.. Çocukluğum; bu ara sana çok ihtiyacım var frown ifade simgesi O dev akasyanın serinliğinde terli terli börek yemeye ihtiyacım var.. Ama öncesinde, o ağacın olduğu parkta ki demir salıncağın gıcırdayan sesinde gökyüzüne bakarak sallanmalıyım.. Sonra çocukların kuytu bularak idrarını yaptığı, iğrendiğim halde yinede büyük bir zevkle sürünerek geçtiğim o tünelin içinden geçmeliyim... Ahhh ne güzeldi parkta oynamak, ne severdik Hepimizin içinde hala parkta oynama ihtiyacı varken, niçin oynamamız yasaklı? Sırf annelerimiz, babalarımız yaşlandı diye mi? Yaşanmışlık utanmayı niçin peşinde sürüklüyor sürekli, hiçbir mana bulamıyorum! Ben kaydıraktan kaymak istiyorum; hemde ellerim havada, bas bas bağırarak smile ifade simgesi Mesela şu kuş üzümü sarmaşığının altında yeniden koşturmak, dinlenmek istiyorum.. Tam ismi ne bu bitkinin bilmiyorum, ben öyle diyordum. Siyah siyah tanelerini borudan atardık. Doğal ama bir o kadar acıtan mermiler.. Şimdilerde o acıyı özleyeceğim aklıma gelmezdi frown ifade simgesi Yerini çok daha ağırları alınca, yüzüme vurdular hatıralarım… Ve hanımeli… Ahhh canım, kokusuna öldüğüm hanımeli.. Minicik balını tadabilmek için kaç çiçeğin katili olurdum smile ifade simgesi Ne çok severdim, hafızama kazılıdır o baygın koku.. Çocukluğumun kokusu… Kokular bence en önemli hatıralardır.. Çünkü bir anda, o ana götürürler insanı.. Hemde isteyip istemediğimizi sormadan... Çocukluğuma dönmeyi ne çok isterdim.. En çokta, çocuğumla çocukluğuma dönebilmeyi isterdim.. Ki onunla yorulmadan koşup oynamanın tadına varabilir Bir zamanlar çok neşeli gülücükler saçabildiğimi ispatlardım.. Ve bende ki o terli iştahı gördüğünde, o da böreğini daha iştahlı yiyebilirdi.. Kim bilir...

Özgül
Mayıs / 2016






26 Nisan 2016 Salı

Bazen Çok Sevmek...

Bazen çok sevmek bile ağrıtır içini.. Karşındaki canı sararsın sarmalarsın tüm benliğinle.. Lakin birşey eksik kalır, düşünürde bulamazsın Belkide görürsün duyarsında, susmak zorunda bırakılırsın Halbu ki öyle çok sahip çıkmışken sevgine, ennn içten ennn samimi halinle.. Ya yanlış anlaşılırsın, ya da o an ki ruh halleri vs itelenirsin.. Oysa sen ne istiyordun? O soğuk dört duvarın içini rengarenk boyamak değil miydi istediğin.. O küskün gözlerin dumanını yeniden ılık ılık tüttürmek değil miydi? İçerde kalmış burulmuş sözcükleri, kendi buruk yüreğinle yıkayabilmek değilmiydi? Olmayınca olmuyor işte can! Sevgin, hislerin dilinin ucunda kalıveriyor.. Yüzün önünde, boynun bükük! Karanlıkta ağlatılacak kadar büyük bir acımasızlığın içinde buluyorsun kendini.. Gözyaşlarına bile hak vermeyecek kadar anlaşılmıyorsun işte.. Adeta ruhsuz solgun bir beden misali... Dalıyorsun toprağın en dibinde ki soğuk cehenneme Keşkeler sarıyor hücrelerini Bunu hak etmedin evet, ama.. Ama senin dilin, ona başka yansımış ki bu derece yıpratıldın " Şu an sabah oluyor, saat 06:06.. Manası var bunun, hala umut var demek.. 06:06=1 Biz biriz demek Her saatin aynını yakalaması.. Ve her saatin aynı anını birlikte yakalamak.. Burada ki incecik espriyi anlıyorsan ve anlayanı bulduysan bak gökyüzüne ve bolca şükret.. Çünkü o sana sunulmuş bir şanstır.. Çünkü o seninle soluklanıyordur.. " İşte ona bunu söyle.. Bunu görmezlikten geliyorsa, unut en afillisinden.. Gönlün kollarını dolamak istesede o boyuna hiçbir zaman birleşmez ellerin.. Çok sevdiğin için üzülmek, tüm hislerini yorar.. Ve bedenini hırpalar.. İstediğin minicik pırıltalar için suçlanıyorsan İsteme! Ne kadar büyük olsada sevgin, göm yüreğine.. Onu gören, hak eden alır zaten sen istemesende..
Özgül
Gözyaşları, acının ümitsizliğe dönüşmesini engeller. Özdemir Asaf

20 Şubat 2016 Cumartesi

Yokuş Aşağı..


Çok zor bir dönemden geçiyorum
Boğazım düğümlü
Yüreğimin gözleri yaşlı
Yanımda olanlarda var, kuyumu kazanlarda
Anlayanlar halimi, anlamayanlarda
Ben kendimi anlıyormuyum?
Elimin soğukluğunu hissediyormuyum?
O soğuklukta ki çığlığı duyabiliyormuyum?
Içimden gelen yüz ifadem
Sanki matemdeymişim gibi
Gülmek öyle zorki bu haldeyken
Dibe çekiliyorum!
En ufak bir üzüntü ile
Ruhumu yokuş aşağı bırakmışım sanki
O kadar hızlı iniyorki
Neyse ki sonu görünmüyor yokuşun
Görsem daha çok korkacağım çünkü
Sonu görmedikçe yol almak daha kolay
En azından bilinmezim var diyorum
Hala iyiye çevirme ihtimalim var!
Rüzgarda var, şanslıyım diye düşünüyorum
Zira çaresizliğin o berbat kokusunu dağıtıyor!

Özgül/Şubat 2016

Çiğ Tanesi Gibi

Bazen ustaca atamazsın adımlarını Hislerinle ve telaşla hareket ettiğinde Sendelersin ister istemez Ve fark edilir bu kimilerinc...