15 Ocak 2014 Çarşamba

Rengarenk Fluluk...


Bugün tüm bu karmaşık dünyanın temeli sarsılsa beyninde
Rengarenk fluluğun içinden bembeyaz kanatlarını çırpıp uzaklaşsan
O minicik kuşun ürkek, donmuş bedeninde ki soğukluk gibi kasılsa yüreğin
Saçmalasan artık istediğince
Kimseye paralanmasan, öylece sevdirebilsen kendini
Ve bir kerede, senin içini ısıtsalar sen istemeden
İstersin işte istersin de çok bir şey sanırlar
Sonrasında;
Gözlerinde ki hüznün temelinde yatan o sessiz boşluk kasıp kavurur içini
Ve sen yüzlere gülümserken bir yandan içine dolan o sinsi yalnızlık ellerine uzanır
Sel gibi akıp tüm hücrelerinde,
Azar azar boğulmana yardımcı olurken; aslında en iyi arkadaşındır..
Boğazın düğümlenir yutkunup durursun..
İşte o nefessizlik bir hayli eğlencesiz değil mi?
Delirtmiyor da ne yapıyor?
Nasıl?
Gerçekle yüzleşmek yorucu ve seni acıtıyor öyle değil mi?
O yanda bu yanda gülümseyen yüzler aramaktan yorgunsun aslında
Bir dosta ait olmak belki sınırsızca arzuladığın
Ya da hiçbir yere sokulmamak
Sebepsizce hıçkırarak ağlamak gelirken içinden
Sen ağzınla gül sesli veya sessiz...
Gözlerinde ki küskün yalnızlığı bir şekilde örtbas et
Oynadığın oyunu gücün yettiğince sürdür
Sürdür ki bir şekle bürün en azından
Dışarıdan bakıldığında güçlü sansınlar
Ve hiçbir zaman anlamasınlar bu koskoca fırtınayı
İyisimi sen;
Bir rüzgarın üflediği yağmur tanesi gibi gözlerden kalbe inebilmeyi ümit et usulca
Belki o zaman bir bakışta karşılığını bulur, sadece gözlerinle haykırırsın
Kim bilir belki de kocaman bir anlam kazanırsın...

Ocak / 2014



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Çiğ Tanesi Gibi

Bazen ustaca atamazsın adımlarını Hislerinle ve telaşla hareket ettiğinde Sendelersin ister istemez Ve fark edilir bu kimilerinc...