31 Mayıs 2013 Cuma

Elimden Tutsan Keşke...

Soğuk ve yağmurlu bir gece... Saat yarımı geçmiş... Bizim oğlan çoktan uyumuş ve bende henüz yatmıştım... Günün yorgunluğunun üzerine gözlerimi kapattığım anda rüyalar alemine dalacağımı düşlerken, bir anda
kapının acıklı bir şekilde çalışıyla yerimden sıçradım. O gece annemde bizdeydi.(Çünkü ağır bir bronşit geçirmiştim ve dinlen demişti doktorum...) Annem ve eşim daha uyanıklardı.. Bir anda hepimiz kapıya yöneldik ve eşim o şaşkınlıkla otomatiğe bastı "kim o" demeden. Sonra kapının gözetleme deliğinden baktı ve bu sefer;
 -  Kim o?  dedi.

Korkmuş, doğu şiveli ve ağlamaklı bir kadın sesi:
 - Ağabey komşunuzum, açın lütfen kapıyı !
Bir süre tereddüt ettik, sonra eşim kapıyı açtı. Tereddüt ediyor insan haliyle, çünkü apartman ışığını bile yakmadan yukarı çıkan bir kişi var kapıda... Gecenin köründe nedir ne değildir emin olamıyorsun... Ama ses zorda kalmışlığı yansıtıyorsa dayanamıyorsun kapıyı açıyorsun. Ve içeriye giren kadının fal taşı gibi açılmış gözlerinde ki o korkuyu, çaresizliği; en kötüsü de yapayalnızlığını gördüğün vakitte elin ayağına dolanıyor :( Neden korkmuş, kaçmış? O anlatmadan, sen anlıyorsun aslında olanı biteni... Gözleri sözlerinden önce, alelacele anlatıveriyor her şeyi! Üzerinde pijamalarıyla sokaklara düşmüş... Ve tanımadığı bir eve,  kocasından daha güvenilir olabileceğini düşündüğü tanımadığı insanların olduğu herhangi bir eve girmeyi göze almış! O kadar çaresiz ki; "Öyle de öleceğim böyle de, en azından kocam bildiğim biri olmasın bana zarar veren...  Olmasın ki çocuklarımın gözünden babaları düşüp gitmesin benden sonra" diye düşünüyor belki... Canını değil çocuklarını düşünen zavallı bir ana yüreği... Yıllarca çocuklarının gözü önünde erkeğinden dayak yemek yeterince gururunu incitmiş, yüreğini acıtmış bir ana...

Nefes nefese... Konuşamıyor bile...

 - Kocam... Sarhoş, dövdü ! Elinde bıçakla kovalamaya başladı, zor kaçtım elinden!!
      Soluklanıyor....
Kaç zile bastım kimse açmadı kapıyı, siz açtınız Allah razı olsun sizden :( diyor titreyen dudakları ve üzgün bakışlarıyla... Sonra devam ediyor; buraya girdiğimi görmesin diye ışığı yakmadan çıktım yukarıya.
 - Ne oldu, sorun ne? Senin için ne yapabiliriz? diye soruyoruz.
 - Polis çağırın, sığınma evine götürsünler beni dayanamıyorum artık!  diyor.

Polisi aradık ve 15 - 20 dk geldiler. Kadın aşağı indi ve konuştu polislerle. Ama ne yazık ki çaresizliğinden şikayetçi olamadı. Çünkü şikayetçi olursa adamı hapse götürecekler. Kadın ailesi tarafından korunmuyor, parası yok, evi yok ve 3 tane yavrusu var. Sadece sığınma evine gidip birkaç günde olsa nefes alabilmek istiyor. Ve polis gece yarısı bir şey yapamayacağını kendisine kalacak bir yer bulması gerektiğini söylüyor kadına !!! Ne yapsın yine çaresizce yanımıza gelerek boynu bükük; "Bu geceyi burada geçirebilir miyim?" diye soruyor. "Tabi ki kalabilirsin" diyoruz. Herkes sana sırt çevirmişken seni ortalıkta mı bırakacağız böyle aaa kadın!! Aaa yaralı kadın... Bahtı, şansı kapalı kadın :(

Sonra kızını arıyor merak etmesinler diye, içi rahat ediyor kızının sesini duyunca bir nebze olsun...
Ve şaşırıyorum; çünkü konuşurken hala kocasını soruyor evde mi diye, sarhoş ya başına bir şey gelmesinden korkuyor kadın... Çünkü onsuz kendini bir hiç olarak görmesi sağlanmış zavallının!!

Anlattı biraz, kanım dondu sanki o anlatırken... Utandım karşısında; onun kine göre fevkalade yaşantımdan dolayı... Üzüldüm evime bu şekilde girdiği ve kendini bize bu şekilde tanıttığı için... Bir bardak çayımı bile içmedi, içemedi. Boğazından lokma geçecek gibi değil ki aklı çocuklarında... "Bir yudum su ver" dedi sadece... O kadar benimsemiş ki yaşantısını, umursamıyor... "Sadece" diyor "biraz daha sabretmeliyim, oğlum 19 yaşında. Seneye askere gidecek. Gelsin de inşallah kiraya çıkacağız. Kurtaracak beni " Tutunacak dalı oğlu, inşallah hayırlı evlattır da bırakmaz anasını!
Öz be öz ailesi tarafından itilmiş bu hayatın içine... Daha 14 yaşında bir kınalı kuzuymuş hiç tanımadığı bu adamın koynuna başlık parasıyla satıldığında!!! Hayattan ne bekler o yaşta bir çocuk? Eğlenmek, sevilmek, oynamak kısacası yaşamak ister... Ama O; istemediği halde çocuk yaşında koca bir evi çekip çevirmek ile uğraşırken bulmuş kendini. Hem kendi evi de değil, köle gibi satıldığı, tanımadığı ve onu sevmeyen insanların evini çekip çevirmek!! Küçücük yaşında kadın olmuş, aşağılanmış, dövülmüş, sövülmüş ve o haliyle anne olmuş! Düşünsenize şimdi; o halde ne kadar anne olabilir ki bir kadın? Ne kadar büyütebilir ki çocuklarını daha kendi büyümemişken?

Halini görseniz annem gibi görünüyor, sordum "kaç yaşındasın" diye... Ve öğrendim ki sadece benden iki yaş büyükmüş!!! İnanamadım hayatın bir insanı bu kadar yıpratabileceğine... Bu kadar acımasız olabileceğine...
Annemle aynı odada yattılar o gece... Annem geceleri çok uyuyamaz... Sabah dedi ki; "Kadıncağız herhalde  hiç uyumadı, sessizce ağladı yorganın altında" :( Biz, dışında akan yaşlarını görüyoruz... Ya içi nasıldır? Nasıl kanıyordur yüreği kimbilir?

Sabah erkenden polisi tekrar çağırdık. Onlarla birlikte gitti evinden üç beş eşyasını almaya.... Giderken defalarca teşekkür etti. Ve pijamalı olduğu için bir hırka istedi sadece... Sonra pencereden gördüm ufak bir çanta almış eline... Çoluğunu çocuğunu öylece bırakıp; şakır şakır yağan yağmurda polis otosunun arka koltuğunda gözden kayboldu...

İki üç gün sonra hırkamı yan binanın merdiven trabzanlarındaydı. Garibim; ya utancından gelemedi ya da kocası takip edip bize zarar verir diye düşündü... Belki de hangi dairedeydik hatırlamıyordu bile... Bırakıvermiş oraya...
Hırkam beni buldu...
Ve bana artık hep Onu hatırlatıyor...
O; kurtulmasını, çocuklarıyla çok ama çok mutlu olmasını isteğim hayatını yaşamamış kadını hatırlatıyor...
Ve halime şükretmem gerektiğini hatırlatıyor...
Yanımda bana destek olan bir sürü sevenim ve sevdiğim var, bana onu hatırlatıyor...

Bu; yaşadığım acıklı bir hikayeydi...
Sizlerle paylaşmak istedim...
Daha acıklı olan ise bu hikayelerin milyonlarca oluşu :(
Umarım ki bu hayatta hiçbir anne çaresiz kalmasın...
Kadına el kalkmasın...
En önemlisi de kadınlar satılmasın!!!

Gecenin karanlığında, çaresiz bir kadın diyor ki;
 "Bana el kaldıracağına, elimden tutsan keşke"...

Sevgilerimle
Özgül...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Çiğ Tanesi Gibi

Bazen ustaca atamazsın adımlarını Hislerinle ve telaşla hareket ettiğinde Sendelersin ister istemez Ve fark edilir bu kimilerinc...