10 Nisan 2013 Çarşamba

İnsanoğlu Ne İster?

Sevilmek, sayılmak, hatırlanmak ister insanoğlu... Peki bu özellikler ne ister? Onlarda çaba ve fedakarlık ister. O zaman birde çaba ve fedakarlığa soralım ne istediklerini; "Sorumluluk, zahmet çekmek ve sabır isteriz" derler..
Zaten insan kendini bu son üç özelliği ile belli ettiğinde gerisi ona otomatik olarak gelir. Ve kalıcıdırlar. Ona bağlanan, seven, sayan ve değer veren insanlar çoğalır, artık onu terk edemezler. O istemeden onu düşünürler.
Gelelim diğer taraftan bakmaya; bir takım insanlarda oturduğu yerden statüleri gereği sevilmek, sayılmak, değer görmek isterler. Belki görürler istedikleri değeri; ama nasıl? Mecbur olunduğu için, formaliteden yani, istemeyerek ve gözlerinin içiyle değil herkesin basitçe yapabileceği bir takım kaslarını oynatıp ağzını gülme şekline sokarak yüzüne gülerler. Çünkü güldüklerinde ya bir çıkarları vardır ondan, ya da başka birine karşı sorumlulukları ve sevgileri vardır. Ve ona ulaşmak içinde arada ki bu zavallıyı geçmeleri gerekiyordur.
Evet zavallıdır o! Hak etmediği değeri bekleyen, son derece bencil, sevgisiz ve fesat insanlar benim gözümde zavallıdırlar. Neden mi? Çünkü bu özellikleri yüzünden bir gün gelir yapayalnız kalırlar. Ve bir süre inatla "Bana ne be kimse olmasın yanımda ne olmuş yani" tavrından vazgeçmezler. Üzülürüm böyle insanlara rastladığımda... Ama bu tavır kalıcı değildir maalesef... Tercih ettikleri, vazgeçtiklerinden üstün gelmez çoğunlukla... Bir zaman sonra günlük güneşlik havada üşümeye başlarlar!! Çünkü kalpleri soğumuştur sevgisizlikten ve yalnızlıktan... Ve bu soğumuş kalp bedeni ve ruhu ısıtamaz artık:( İşte o anda pişmanlık başlar. Bu hayatta ki tarzlarından, maddeyi maneviyatın önüne geçirdiklerinden, bencilliklerinden dolayı bu halde olduklarını anlarlar... Ama son pişmanlık fayda etmez, geriye dönüş yoktur artık...
Keşke derler kendi kendilerine ; " Keşke bencillik yapacağıma zor zamanlarında birkaç kişinin yanında olsaydım. Kendimi kanıtlayacağım bir sürü fırsat geçmişken elime onları değerlendirseydim. Bu kadar acımasızken bencilken ben; yinede yanımda olanlar vardı. Onları fark etmedim. Hep fazlasını istedim, kendimi düşündüm.." diye ağlarlar hallerine:( Bu da güzeldir aslında, fark edebilmiş olmaları yani... Ama daha kötüsü de vardır tabi ki; hala hayatı suçlarlar... " kime ne yaptım ki, kapımı çalan kimse yok ! tabi düşenin dostu olmazmış yazıklar olsun " diye. Ne yazık ki hala bencildirler yani, trajikomik bir durum bence :)
Oldum olası bencillikten nefret etmişimdir... Haa tamam doğası gereği canlılar bencil olmak zorundalar yaşamlarını sürdürebilmeleri adına... Ama olgunluk dönemini yaşayan bir insanın artık toparlanma zamanıdır. Fedakarlık moduna geçiş yapmalıdır. Çünkü fedakarlık asla karşılıksız kalmaz, sevginin temelidir o :)
Ama gerçek fedakarlıktan bahsediyorum; içinden gelerek karşılık beklemeden yapılan, yapıldığında ise o kişinin kafasına kakılmayan fedakarlık bu...
İşte bu özellikte birileri kalmışsa çevrenizde ona sımsıkı sarılın ve hiç bırakmayın bence... Çünkü o; gerçekten sizi siz olduğunuz için seviyordur ve sevmeye devam edecektir de...
Son bir şey daha; bu yazıyı okuduktan sonra kızaran bozaran, sinirlenen birilerini fark ederseniz ondan mutlaka uzak durunuz derim. Çünkü yarası olan gocunur! Birde böyle insanları memnun etmeniz imkansızdır; elinizi verirsiniz kolunuzu da isterler benden söylemesi...
Hayatınızın pozitif enerjiyle dolu olması dileğiyle...
Sevgiler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Çiğ Tanesi Gibi

Bazen ustaca atamazsın adımlarını Hislerinle ve telaşla hareket ettiğinde Sendelersin ister istemez Ve fark edilir bu kimilerinc...